1. Sarhoş olunmaz.
2. Masada konuşulan masada kalır. Kayıt, not tutulmaz.
3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz.
4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir, kapatılır.
5. GSM'le oynanmaz: Sofra iPhone, Blackberry tanımaz.
6. Muhabbet esnasında biçem, izlek, imgelem gibi kelimeler kullanılmaz.
7. Kadınlar ruju silip oturur: Rakı bardağında ruj izi olmaz.
8. Düzgün konuşulur, lüzumsuz şirin olunmaz.
9. Rakıda hızlı gidene karışılır, yavaş düşene karışılmaz.
10. Argo konuşulur, küfür edilmez.
11. “Hey!”, “hişt!”, “pişt!” gibi ünlemler kullanılmaz.
12. Memleketi herkes meşrebine göre kurtarır karışılmaz.
13. Yemek yenilmez.
14. Meze tırtıklanır, karın doyurulmaz.
15. Şalgam suyu, soda, ayran, çay yanına konabilir, içine konmaz.
16. Kafaya vurup “lölölö!” demek gibi zevzek şakalar yapılmaz.
17. Masada kitap, dergi, hele laptop asla bulunmaz.
18. Zeki Müren de, Giuseppe Verdi de dinlenir;
19. Varsa müzik duyulacak kadar açılır bağırtılmaz.
20. Hüzün de neşe de eksik olmaz.
21. Masada ağlanmaz.
22. Ağlayan çıkarsa konu değiştirilir, avutulmaz.
23. Yüksek sesle şarkı söylenmez.
24. Şarkı mırıldanırken el kol hareketleriyle desteklenmez.
25. El kol fazla hareket etmez.
26. Tartışılır, kalp kırılmaz.
27. Herkes konuşur, monolog olmaz.
28. Aynı anda konuşulmaz, söz kesilmez.
29. Masaya sigara dumanı üflenmez.
30. Bir rakı içilirken başka marka övülmez.
31. Rakı masasında sessizlik olmaz.
32. Zırt pırt tuvalete gidilmez .
33. Masada yellenilmez.
34. Masada geğirilmez.
35. Masaya müzisyen alınmaz.
36. Azıcık uçulabilir ama yalan dolan olmaz.
37. Yüksek sesle konuşulmaz.
38. Kazak pantolonun içine sokulmaz.
39. Çıplak, yarı çıplak durulmaz.
40. Şiir konuşulur, şiir okunmaz.
41. Rakı içilirken başka içki içilmez.
42. Yolluk bir teki aşmaz.
43. Yolluk alınmışsa cila çekilmez.
44. Biradan başka cila olmaz.
45. Cila birası bir küçüğü geçmez.
46. Rakı sonrası kahve, şekerli içilmez.
47. Kahve içilirken höpürdetilmez.
48. Rakı yalnız içilmez.
49. Rakı masası 4-5 kişiyi geçmez.
50. Garsona adı dışında bir şeyle seslenilmez.
51. Garsona rakı doldurtulmaz.
52. Balkon sofrasında içmeyen çalıştırılmaz.
53. Sıcaksa buz konabilir, buz erimeden içilmez.
54. Rakıdan önce su, sudan önce buz konmaz.
55. Rakı sek içilmez.
56. Rakıcı ota çöpe öpüşmez ,habire takdir etmez.
57. İçerken serçe parmak havaya kaldırılmaz.
58. Rakı hızlı içilmez.
59. Rakı fondip yapılmaz.
60. Kerahet vaktinden önce rakı içilmez.
61. Büyük konuşanla rakı içilmez.
62. Çok konuşanla rakı içilmez.
63. Sessiz duranla rakı içilmez.
64. Şakadan anlamayanla rakı içilmez.
65. Büyük yudumlarla rakı içilmez.
66. Rakı sofrasında iş dedikodusu yapılır, iş konuşulmaz.
67. Küllüğe limon kabuğu, zeytin çekirdeği konmaz.
68. Tabağa, kâseye sigara söndürülmez.
69. Zırt pırt kadeh tokuşturulmaz.
70. Konuşurken rakı masasına vurulmaz.
71. Bardak boş bekletilmez.
72. Masanın her bir köşesi meze ile doldurulmaz.
73. Ağız şapırdatılmaz.
74. Çatal kaşık dişe değdirilmez.
75. Burun karıştırılmaz.
76. İzinsiz masadan tuvalete dahi kalkılmaz.
77. Şerefe vb. yeterlidir, kadeh tokuştururken yaratıcı olunmaz.
78. Garsona balık ayıklatılmaz.
79. Garsonun sırtına vurulmaz.
80. Personele hatır sormadan meyhanede oturulmaz.
81. Sofraya erken ya da geç gelinmez.
82. Rakı buzdolabının en alt rafından yukarı çıkarılmaz.
83. İçi görünmeyen kadehte rakı içilmez.
84. Masada farklı kadehler olmaz.
85. Masada farklı markalar olmaz.
86. Yerken ağız doldurulmaz.
87. Ağızda lokma varken konuşulmaz.
88. Boğaza, yeleğe peçete takılmaz, dize peçete konmaz.
89. Konuşurken çatal bıçak sallanmaz.
90. Hiçbir durumda ve fikirde ısrar edilmez.
91. Racon kesilmez.
92. Ukalalık, kıskançlık kaldırmaz.
93. Rakı sofrası süslenmez.
94. Loş meyhanede içilmez.
95. Yan masanın muhabbeti dinlenmez.
96. Başka masaya uzun bakılmaz.
97. Masadan kopuk muhabbet edilmez.
98. Çiftler el ele tutuşmaz, oynaşmaz.
99. Sallanan masada içilir, sallanan insanla içilmez.
100. Bunlar kendiliğinden olur, kasarak yapılmaz.
Bu meret öyle bir merettir ki,
acıyla içilir,
tatlıyla içilir,
neşeyle içilir,
ağlayarak içilir,
kavunla içilir
peynirle içilir,
ikisi birlikte çok güzel içilir,
yemekle içilir,
mezeyle içilir,
suyla içilir,
susuz içilir
sodayla içilir,
şalgamla içilir.
Ama işte,Bir tek salakla içilmez!...
23 Temmuz 2015 Perşembe
28 Mayıs 2013 Salı
Üniversite mezunları üzgünüm, sizi muhtemelen işe almayacağım!!!
KIRK MCDONALD
Sevgili üniversite mezunları;
Gelecek aylarda birçok genç eğitimlerindeki son dönüm noktasını tamamlayarak üniversite mezunları arasına katılacak. Mezuniyet töreni, gelen tebrikler ve partilerin tadını çıkarın. Her şey sona erdiğinde ve dışarıdaki dünyaya ilk adımlarınızı attığınızca muhtemelen ben ya da benim gibi kişilerle tanışacaksınız. Ben hayallerinizdeki patronlardan biriyim. Dijital sektörde, yapılan şeylerin ilginç ve tatminkar olduğu, hızla büyüyen, saygın bir şirketi yönetiyorum. Fakat bazı kötü haberlerle ilgili dürüst olmam gerek: Sizi muhtemelen işe almayacağım.
Bunun nedeni doldurulması gereken pozisyonlar olmaması değil. Tersine sürekli yeni yetenekler arıyorum ve doğru becerilere sahip biri şirkete geldiğinde kapından ilgi çekici bir teklifle çıktığına emin olabilirsiniz. Sorun şu ki doğru yetenekleri bulmak gerçekten çok zor. Sevgili mezunlar bunu söylediğime üzgünüm fakat muhtemelen siz de o yeteneklere sahip değilsiniz.
Bu kısmen sizin suçunuz değil. ABD'de doğup ABD'de okula başladıysanız, Amerikan futbolu oynayan okul takımlarının, ileri derece bilgisayar bilimleri dersi veren okul sayısından sekiz kat daha fazla olduğu bir sistemde eğitim görmüşsünüz demektir. Üniversitelerde de durum hemen hemen aynı. Yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre, Amerika'daki üniversiteler gelecek on yıl içinde 40 bin bilgisayar bilimleri mezunu verecek. ABD ekonomisinin ise bu alanda 120 bin yeni iş sahası açması bekleniyor. Hesabı yapmak için matematik profesörü olmanıza gerek yok. Bu, işi yapabilecek insan sayısının üç katı iş anlamına geliyor.
Söz konusu krizin üzerine eğilmenin zamanı gelmiş görünüyor. ABD'nin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik öğretmenlerinin sayısını arttırması bunun yanında ilk, orta okul ve lise öğrencilerinin son çıkan donanım ve yazılımlara erişimini artırması gerekiyor. Özellikle benim sahip olduğum şirket gibi, bilgi teknolojilerine bağımlılığı çok fazla olan kurumların, okulların mezunlarına daha iyi eğitim verebilmesini sağlamak için sponsor olarak bu çabaya katkıda bulunması gerekiyor. Fakat yapbozun halen eksik olan bir parçası var ve bu da en büyük kontrole sahip olduğunuz parça yani siz.
Yapacak çok fazla işiniz ve üzerinizdeki kazançlı bir iş bulma baskısının çok yoğun olduğunu biliyorum. Fakat şunu anlayın çünkü geleceğiniz tam olarak buna bağlı olabilir. Bu ekonomide hayatta kalmak istiyorsanız bilgisayar dilini konuşmayı öğrenmeniz yararınıza olacaktır.
Eğlence için NASA'nın bilgisayarlarını hack'leyebilecek düzeyde dahi programcılar olmanız gerektiğini söylemiyorum. Bu seviyede kodlama bilgisi oldukça özel ve nadir bulunan bir şey. Ben dahil bu sektördeki birçok kişi, nasıl New York Knicks'te oynayacak atletik yeteneğe sahip değilsek bu yeteneğe de sahip değiliz.
Biz uzman olmayanların sahip olduğu şey ise, bu bilgi sistemlerinin nasıl çalıştığı hakkında, bunları diğerleriyle tartışırken yararlı olabileceğimiz şekilde yeterince bilgi sahibi olmak. Şu örneği düşünün, müşterilerle toplantıdasınız ve biri size belli bir dijital projenin ne kadar süreceğini soruyor.
Mühendisler ve programcıların temelde ne yaptığını anlamıyorsanız ve kod yazmanın ilkeleri ve hilelerine yeterince aşina değilseniz vereceğiniz cevap muhtemelen bir tahmin niteliğinde olacak ve muhtemelen yanılıyor olacaksınız. Hayalinizdeki iş ister pazarlama ister satış ister programcılıkla ilgisiz görünen başka bir departmanda olsun şirketimin basit işleyişinden anlamıyorsanız sizi işe almam. Üstelik bu konuda yalnız değilim.
Medya, teknoloji ya da benzer bir alanda iş bulmak istiyorsanız bu yaz için ilk hedefiniz temel bilgisayar dili öğrenmek olsun.
Büyük resmi görebilmek için bilgisayar dillerinin gramer ve mantığını yeterli seviyede öğrenin. API'lara aşina olun. Amatörce de olsa Python ile ilginiz olsun. Birçok işveren için bu yeterli olacaktır. En azından iki programlama diline aşinalık kazandıktan sonra CV'nizi yollamaya başlayın.
Mezuniyetiniz şimdiden kutlu olsun, gerçek dünya eğitiminizde de iyi şanslar dilerim.
—McDonald, Manhattan merkezli reklam teknolojisi şirketi PubMatic'in başkanı. Daha önce Time şirketinin dijital başkanıydı.
"Digits bloğundan alınmıştır."
13 Mart 2013 Çarşamba
PARANIN YOLU ŞÖHRETTEN ŞÖHRETİN YOLU İNTERNETTEN Mİ GEÇİYOR?
Bu yazıyı okuyorsanız internetin gücünün en az bir
internet iletişimi uzmanı kadar farkındasınız demektir. Çünki
internet iletişimi uzmanlarının araştırma konusu tam da bu haberi neden
okuduğunuz.
Çok değil 10 – 15 sene
önce şöhretin ve bu sayede para kazanmanın yolu televizyondan geçiyordu. Şimdi
ise İnternnetten geçiyor.
Yapılan iş ne olursa olsun internette adınız, ürününüz,
hizmetiniz, şirketiniz geçmiyorsa henüz profosyonellik ve yapılan
işte marka olma süreci tamamlanmamış demektir. Bu da
‘’henüz hayalleriniz kadar kazanmıyorsunuz’’ anlamına
gelir... Yetenekliyseniz ve işinizi doğru yapıyorsanız 5 tl’lik
kurabiye de satsanız 300.000 €uroluk araba da satsanız hem itibar, hem para,
hem şöhret sahibi olabilirsiniz. Bunu keşfeden ya da yeteneğiyle hisseden
tüm profosyonel şirketler interneti en önemli iletişim mecrası
olarak kullanmaya başladı. Hatta işin profosyoneli bile oldular.
Bankalardan, inşaat şirketlerine kadar bir çok ulusal şirket milyonlarca
dolarlık internet yatırımları yapmaya başladı. Bu sayede internet milyar
dolarlık dev bir pazar haline geldi. İnşaat sektöründen , online sipariş
komisyoncularına kadar aklımızda onlarca başarı öyküsü var.
Çok değil bir
iki sene öncesine kadar, herkes ‘’benim de şöyle bir restauranım
olsa ‘’ diye gittiği her kalabalık mekanda masa hesabı
yaparak para kazanma hayali kurarken şimdi internetten köşeyi dönmenin
yollarını arıyor. Çünkü herkes burda. Şöhret olmak kolay. Özellikle internette. Önemli olan
işinizi doğru yapmak.
Eğer işinizi doğru yapmıyorsanız itibarınız yavaş
yavaş kötü şöhrete dönüşüyor. Bunun örneğini hemen hemen her sektörde
görüyoruz. Bugünlerde en çok inşaat sektöründe. Reklamın gücünü
keşfetmiş, iyi reklamcılarla çalışarak çok kısa zamanda 25-30 yıllık
şirketlerin şöhretlerini yakalamış, bu sayede iş yapmış, para kazanmaya
başlamış müteahitlerin işlerini ellerine yüzlerine bulaştırınca itibarlarının
nasıl kaybolduğunu , hatta bir daha iş yapamayacak kadar kötü şöhretlerinin
yaygınlaştığını görüyoruz.
Kötü şöhret en
kolay yine internetten yayılıyor. Dev şirketleri iş yapamaz hale getiriyor, bir
videoyla 40 yıllık parti başkanlarını koltuğundan ediyor. İyi kötü
herşeyin bu kadar hızlı ve büyüyerek, yayılmasının
en önemli yanı herkesi doğru düzgün iş yapma konusunda terbiye etmesi. Böylece artık şirketler müşterilerine,
çalışanlarına , iş ortaklarına kurallara uygun, olması gerektiği gibi davranma
konusunda ‘’internete düşerim ‘’ endişesiyle daha
dikkatli olmak durumunda.
Peki Siz, internetin nimetlerinden yararlanacak mısınız?
Yoksa işinizi düzgün yaptığınız halde Sizi şöhrete , paraya ve güce
kavuşturucak bu ‘’sihir’’ den habersiz hayal kurmaya
devam mı edeceksiniz?
İşinizi iyi yaptığına inanıyor, müşterilerinizi memnun
ediyorsanız daha da büyümek, belki de aklınıza bile gelmeyen yeni iş
fırsatlarına kapı açmak için internetin deneyiminden ve gücünden
yararlanma fırsatını kaçırmayın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)