17 Haziran 2011 Cuma

Kalbine iyi bak, çünkü ben en çok onu sevdim…


Kalbim, uzun zaman oldu konuşmayalı. Acı çekme sanatını öğrendik birlikte, arkanı dönüp gitmeyi öğrettiler bize bir de. Her şey daha mı çabuk kırılıyor artık? Yoksa daha mı sert başımızı taşa vuruyoruz? Her seferinde yanlış olduğunu bildiğin halde neden açıyorsun kendini, daha çok acı için mi? Yoksa sen hala bir umut mu bekliyorsun? İçin yanar ama bunu o bilmez. O öyle bi gider ki, sen burada nefes bile alamazsın. Canını öyle bir yakar ki, soluğunu keser. Bırak hayattan zevk almayı, yaşama sevincini kaybedersin. Bittin, yine gittin benden. Yoruldum artık senin benden gitmelerinden. Bir daha gelme artık sevgili, yoruldum artık, sana her defasında kapılmaktan, bir adım atıp bir şans daha verip, senin bana gelişlerini beklemekten yoruldum.

Başlarken öyle güzeldi ki her şey, şaka gibi başlamıştı, sonra kâbus gibi bitti ve bi gün tam anlamıyla senden kopmuşken, çıkıp yeniden geldin bana. Oldu mu peki? Söyle sevgili, sana yeniden verdiğim değeri hak ettin mi? Beni, benden çok sevdin mi? Ben hayallerimizi birlikte kurarken, sen kendi aldığın kararları uygular olmuşsun, beni böyle mi sevdin aşk? Ben de bulduklarını başkalarında arama bulamazsın. Sen o kalbinle sadece bende varsın.
Artık sona geldik. Sen yine verilen şansları elinin tersiyle ittin. Masal gibiydin sevgili, bi vardın bi yoktun hep. Aşkın en acı halini gördüm gözlerinde. Bi şeyler saklı içinde, gizlerinden çıkarmadığın, tümcelere dökmediğin kanıksanmış yaraların vardı sevgilim. Ben o kabuk bağlamış yaralarını sarmalarken, sen yine gittin. Hem de öyle bir gittin ki, artık gelsen de içimde kendini, gözlerimde aşkını, tenimde bıraktığın o kokunu bulamıycaksın. Bendeki seni tükettin, son demine kadar yok ettin sevgili. Gelme artık geri, şimdi başka tenlerde ara beni. Belki yeniden bir ben daha yaratırsın olamaz mı aşk ? Olabilir… Kalbine iyi bak, çünkü ben en çok onu sevdim…

2 Haziran 2011 Perşembe

Tuhaf İnsanlar !!!

Bugünlerde çok doluyum,içimdekileri size dökmek istedim...Hayatımdaki insanlara bakıyorum da ne kadar tuhaf herkes.Verdiği sözleri tutmayanlar,kendilerine verilen şansları her seferinde elinin tersiyle itenler,yalandan kıskançlık numaraları yapıp kendi gününü gün edenler,cebindeki üç kuruş parayı har vurup harman savuranlar,sırf özel bir davete birlikte katılmadık diye sırt çevirenler,kendileri aramadığı halde siz aramayınca bir de üstüne sitem edenler...Bu liste o kadar uzun ki, biz tüm bunların içinde yaşarken bir de kendimizi saçma sapan şeylerle oyalıyoruz.Halbuki o kadar değerli bir şey ki şu yaşadığımız hayat; her gün ekran karşısına geçip bir kara kutunun esiri olmak çok saçma. Gezmek,tozmak ta bi yere kadar tabi :)

Şurdayım,burdayım bu ünlünün ağzının içine girerken çektiğim fotoğrafımı twitter'a yüklüyorum sırf siz de görüp beni kıskanın ve beni bi bok sanın takip edin diyen o kadar çok insan var ki...Ona buna yalakalık yaparak geçirdiği çamur hayatının aslında bi baltaya sap olamamış olmaktan geçtiğinin kendisi de farkındadır.Fakat "Ünlücük" diye tanımlayabileceğim insanlarla "Ayak Üstü" kısa bir sohbet edip bir de bunu marifetmiş gibi çıktığı programlarda, gazetedeki köşesinde ya da arkadaş çevresine anlatan o kadar saçma sapan insan girdi ki hayatımıza onlar da napsın kendilerini nimetten sayar oldular. Tabi bir de internette bazı magazin sitelerinde yazılar yazıp kendilerini gazeteci zanneden insanlar var ki onları zaten tamamen birer hiç olarak sayıyorum :)

Neyse çok derinlere inmiyim ben yine de...Ortalığı karıştırıcak şeyleri biraz erteliyorum şimdilik ama artık çok daha fazla beraberiz.Düzenli olarak yazmaya devam edeceğim.Hem de sadece burada değil :) Çok yakında Sürpriz...